34,8718$% 0.08
36,6324€% -0.25
44,5155£% -0.05
3.047,52%1,08
2.714,82%0,86
10.058,47%-0,40
TURGUTLU TARİHİYLE DAHA ZENGİN – 1
Bir Sempozyumun Işıklandırmaları
Salih Özbaran*
17-19 Kasım 2016 günlerinde Turgutlu Kaya Magnesia Otel’de düzenlenen geniş katılımlı bir sempozyum hakkında -birkaç gün ardından- 22 Kasım tarihinde Turgutlu Yankı gazetesinde “Turgutlu geçmişiyle daha zengin” başlığı altında bir tanıtım yazım çıkmıştı. O yazımda ve sempozyum açılış gününde yaptığım konuşmada, Turgutlu Belediye Başkanlığı ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi işbirliğiyle gerçekleştirilen sempozyumun önemini vurgulamış ve Turgutlu’nun günümüzden uzak geçmişine doğru uzanan tarihine ışık tutma yolunda nasıl bir rol oynadığını memnuniyetle ifade etmiştim. Geleceğe bakarken şu veya benzer cümlelerle umudumu da dile getirmiştim:
Tarihçilikte Turgutlu’nun akademik ortamda dile getirilmesi çok yakın geçmişin bir meselesi olmaya başladı. Rivayetlerin veya merakla ve hızla hazırlanmış yazı ve söylemlerin bilim süzgecinden geçirilmelerini gerekli kılan belge ve tanıklıkların keşfedilmesi, bunların yorumlanmaları tazeliğini korumaktadır. Mahalli/yerel/bölgesel bir tarih kendi sınırları içinde kalan özellikleri kadar, evrensel boyutta bıraktığı imajları, değerlendirmeleri de potası içinde eritmeye çalıştığında daha sağlam yere basar; yöresel veriler doğa ve beşeri bilimlerde öne sürülen kuramların ve genellemelerin gelişmesinde yardımcı olur. Bu sempozyumda Turgutlu, bu yöntemi benimsediğini gösteriyor: İstanbul’da korunan Osmanlı arşiv belgelerinden, basılmış materyalden ve Türk dünyasından yansıyan benzerliklere, Yunan ve Yahudi kaynaklarındaki imgelere veya özellikle geçen yüzyılda tarihçilikte işlenmeye başlayan tarım, ulaşım, folklor, sanat, sanayi vb sayısız konulara uzanan bilgi zenginliğine doğru yol almaya çalışıyor.
Turgutlu tarihine yeniden bakarken
Andığım sempozyumda işlenen ve tartışılan 71 bildiri iki cilt ve toplam 1134 sayfayı bulan bir bilgi kaynağı olarak 2018 yılında Turgutlu Belediye Başkanlığı tarafından yayımlandı. Pek çok konuya değinilerek, uluslararası niteliğiyle çeşitli dil ve kültürlerden bilgiler ve imgeler sunulan bildirilerin her birinden ayrı ayrı ve ayrıntılı söz edilmesi mümkün olmayan bu yazımda birkaç başlık altında özet bilgiler verilecek, yöre tarihi için genişletilen olanaklardan bahsedilecek, kısaca açılan ufuklar gösterilmeye çalışılacaktır.
Feridun Emecen’in katkıları
Birinci cildin ilk bildirileri arasında yer alan ve Turgutlu tarihini özetleyen, aynı zamanda bir Yörük yerleşimi olarak ortaya çıkan süreci dile getiren açıklamalarla başlayayım yazıma. Manisa tarihi üstüne hazırlamış olduğu çalışmalarıyla -ve tabii Osmanlı Beyliği ve imparatorluğun erken yüzyılları üstüne hazırladığı kitaplarla- Yurtiçinde de dışında yetkin ve saygın tarihçiler arasında yeri bulunan Profesör Feridun Emecen’in düşüncelerini dile getirmek isterim: “Bir Osmanlı/Türk Kentinin Doğuşu: Turgutlu Kasabası’nın Ortaya Çıkışı İle İlgili Meseleler” başlıklı bildirisiyle daha önce yayınlanan makalesinin geliştirerek, “meseleler” üstünde durmuş, “Kasaba” tarihi ile ilgilenecek ya da araştırmalarını olgunlaştıracak olanların istikbaldeki tarihçiliğe adeta yol göstermiştir. Emecen önce “İskân yerlerinin oluşumu” hakkında bilgi veriyor, esas olan hususun kadim (eski) kentlerden ziyade yeni yerleşim yerleri olduğunu vurguluyor ve o süreçlerin üstünde durulmasını öneriyor:
“Bunun önemi yeni kültür ve yerleşim bilincinin gelişen bu coğrafyadaki izlerinin nasıl ortaya çıktığını anlamayı sağlamaktır. Bu manâda bilhassa Selçuklular-Beylikler ve Osmanlılar döneminde teşekkül eden yeni kent ve kasabaların durumu özel bir ehemmiyeti haizdir. Bununla beraber konargöçerlerin iskânını, köy, kasaba ve şehir oluşumlarının belki de en canlı örneklerini “belgelere dayalı olarak” Osmanlı [kasabasını], ancak döneminde tesbit etmek mümkün görünür. Bu da bize bir ölçüde üzerinde ciddi tartışmalar bulunan bir “Osmanlı Kent” modelinin bulunup bulunmadığı ve eğer vaki ise hangi fiziki şartları haiz olarak ortaya çıktığı ve kendisine has hususiyetler taşıyıp taşımadığı noktasında belirli olabilecek bilgiler sağlayabilecektir…”.
Profesör Emecen bölgesel/mahalli çalışmaların tarih için gerekli genellemelere temel oluşturacak “büyük manzara”nın ortaya çıkarılması yönünde çabalar ortaya konulması gereğine inanmaktadır; doğaldır ki tarihin küçük (mikro) birimlerden fışkırdığını ve sonra da yetkililerin öne sürdükleri kuram öbekleri ve genel açıklamaları derlemeleriyle kendini anlatma ve gösterme aşamasına getirildiği kanaatindedir. Turgutlu’nun hangi antik yerleşmenin doğrudan mirasçısı olduğunun yanıtının verilemediğini ve yakın zamanda ortaya atılan “Troketta” benzerliğini ciddiye almadığını belirtmektedir. Emecen, Turgutlu’nun “Türklerin Batı Anadolu kesimine gelmelerinden sonra kurulmuş”, Osmanlı rejimi altında bir iskân yeri olduğu tezini savunmakta; ancak Yahudi mezarlığında 1391 tarihli bir mezar taşının da bulunmasını göz önünde tutarak Turgutlu’daki iskânın Saruhanoğulları dönemine indirilebileceği fikrinin önünü de açmaktadır. Ancak Emecen’in anılan dönemler için yere daha sağlam basan tahminin Turudlu adıdır ve bu adın bir Yörük grubundan aldığıdır. 1531 tarihli bir tahrir özeti sayılabilecek icmal defterinde geçen ve 100 “hâne”ye ulaşan “Mukataa Yörükleri” deyiminin bir vergi birimi olduğu düşünüldüğünde böyle bir mantık geçerli sayılabilir. Tarihçi Emecen’in, Turgutlu’nun erken dönemindeki oluşumları -bilimi esas alan bir yaklaşımla- makul ve kendi deyişiyle “muhtemel” olarak nitelemesi akademik davranışın bir gereğidir ve benimsenmelidir. Daha sonraki süreçlere ilişkin tespitlerini benzer yöntemle yapan tarihçi, Turgutlu’nun fiziki olarak gelişmiş olmasına karşın hukuki ve vergilendirmede “köy” statüsünde bırakılmasının nedenini “resmi dil”in yansıtılmış olmasıyla açıklamaktadır. Diğer bir ifadeyle, yörenin, Turgutlu’nun tarım ürünlerine dayalı “padişah hassı” gelir ünitesi olarak nitelendirilmesidir. Öte yandan, Turgutlu’nun resmi bir şehir statüsü kazanmasıyla ilgili olarak da bizleri aydınlatmaktadır Emecen; 1660 yılında köyde bir pazar yerinin kurulmasının oranın gelişmesinde önemli rol oynadığına inanmaktadır. 1651 tarihli sicil kayıtlarında “Turgutlu Kasabası” veya “Kasaba-i Yengi” (Yengi Kasabası) biçiminde anılmaktadır. Kasaba, Batı Anadolu’nun önemli bir ziraat merkezidir artık; sivrilmektedir, göç almaktadır, büyümektedir. “Fizikî açıdan tarihî mirası”nı geliştirerek sürdüren ve işgal yıllarının [1919-1922] acı tahribatından sonra Cumhuriyet dönemi kasabası ile dönüşüm geçirdiğini açıklamaktadır.[1]
Burada, ayrıca, hemşehrimiz sayılan komşu ilçemiz Salihli doğumlu olan ve yöre kültürüne vakıf Profesör Enver Konukçu’nun sempozyuma sunduğu “Yengi’den Turgutlu’ya” bildirisini de dile getirmek isterim. Turudlu Yörük Cemaatinden kaynaklandığı düşünülen ve “yeni” anlamındaki Yengi’den, yani içinde bulunan bir nahiyeden Turgutlu’ya uzanan tarihçenin özeti amaçlanmaktadır.[2] Başta Emecen olmak üzere çeşitli tarihçilerden ve kaynaklardan derlediği Turgutlu geçmişini bir kuşbakışıyla özetlemektedir. Sunulan böyle bir özette sıralanmaya çalışılan kronolojik bilgilerin bir kısmı için yapılan tahminlerin denetlenmesi -başka bir deyişle, Feridun Emecen’in sergilediği tahliller örneğinde olduğu gibi- kesin açıklamaların daha inanılabilir ve bilimsel yolla, keşfedilebilecek yeni kaynaklarla ve üretilebilecek yeni teorilerle geliştirilmesi gerekmektedir.**
* Emekli Tarih Profesörü
[1] Feridun Emecen, “Bir Osmanlı/Türk kentinin doğuşu: Turgutlu Kasabası’nın ortaya çıkışı ile ilgili meseleler”, Uluslararası Turgutlu Sempozyumu Bildirileri, Turgutlu Belediyesi yayınları, 2018, Cilt I, s.1 vd.
[2] Enver Konukçu, “Yengi’den Turgutlu”ya, Sempozyum Bildirileri, s. 9-14.
** Daha sonraki yazılarımda sempozyumda sunulan bildiriler sınıflandırmalarla yapılacak değerlendirilecektir.
Energrom bir biyogaz santrali de Manisa – Turgutlu’ya kuracak
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.