34,5760$% 0.09
36,2216€% 0.57
43,5281£% 0.44
2.968,70%-1,21
2.666,45%-1,45
9.646,08%1,01
Çaldağı ormanı geleceğimizin güvencesidir.
Ormanıma ağacıma kıyma, Çaldağıma dokunma!
21 Mart günü ile başlayan haftanın “Orman Haftası” ve 22 Mart gününün de “Su Günü” olması dolayısıyla düzenlediğimiz bu basın açıklamamızda, orman varlığının ve suyun ekolojik yaşam açısından tüm canlılar için taşıdığı anlam ve önemi vurgulamak istiyoruz. Ama karşı karşıya bulunduğumuz çevresel tehditler gerçeği dolayısıyla bu iki konunun Turgutlu ve Manisa bölgesi açısından bugün çok daha büyük bir anlam taşıdığına da dikkat çekmek zorundayız.
Doğadaki en önemli yaşam kaynağı olan toprak, hava ve su, tüm canlıların yaşamının da güvencesi, doğanın en önemli üçlü sacayağıdır. Her biri de birbiriyle bağlantılı ve içiçe bir yaşamsal bir döngü oluşturur. Gökyüzünden yeryüzüne yağmur olarak suyu indiren ormanlar, soluduğumuz hava için ürettiği oksijen nedeniyle doğa anamızın ciğerleri gibidir. Bu suyu depolayıp, vadilere, ovalara pompalayan dağlar da, doğa anamızın kalbi gibidir. Kalbimizin vücudumuza kan pompalaması gibi, dağlar da akarsuları pompalar vadilere, ovalara. Ormanlar ve adı ya da büyükliüğü ne olursa olsun tüm akarsular, işte bu kusursuz bir beden gibi çalışan doğanın oluşturduğu yaşam döngüsü içinde yer yüzü zenginlikleri ve yeryüzünün yaşamsal değerleri olarak da bilinir. Gökyüzünden su ile gelen hayatı yeryüzüne armağan eden ve ürettiği oksijen nedeniyle doğanın ciğerleri de olan ormanlar, aynı zamanda hayatın diğer sacayağı olan toprak için de deprem ve erozyona karşı bir güvencedir. Ormanların ekolojik yaşamda ayrıca erozyon ve toprak kaybını da önlemek gibi bir işlevi de vardır.
Çaldağı ormanı geleceğimizin güvencesi
İşte Turgutlu Çaldağı’ndaki orman varlığının bu nedenle yaşamsal bir değeri ve anlamı var. Ama Çaldağı’ndaki orman varlığı sadece doğanın oluşturduğu bir alan değil, aynı zamanda bizzat devlet ve halk tarafından ağaçlandırma çalışmaları yapılarak geliştirilen ve büyütülen bir ormandır. Nedeni ise Turgutlu’nun bir deprem ve erezyon bölgesi olması. Bu gerçek de Çaldağı’ndaki orman varlığının önemini daha da arttırırken, mutlaka korunmasını ve sahip çıkılmasını da zorunlu hale getirmektedir. Bu nedenle önümüzdeki 3 Nisan tarihinde Çaldağı’nda orman varlığı için yapılacak keşif gününde bizler de Çaldağı’nda olacak ve “ormanıma kıyma, ağacıma dokunma” diyeceğiz. Çünkü Çaldağı’nda işletilmek istenen madencilik projesinin gerçekleşmesi durumunda Çaldağı’ndaki ormanımız da yok olacak!
Gediz Nehri can çekişirken, şimdi de vahşi madencilik
Su, tüm canlılar için bir yaşam hakkıdır. Özelleştirilip ticarileştirilmesi kabul edilemez ve bu şekilde sermaye gurupları tarafından yağmalanıp kirletilmesine göz yumulmamalıdır. Suyumuza ve su kayaklarına da sahip çıkılması ve doğru kullanılmasını da öğrenmek zorundayız. Yoksa yapılan bilimsel araştırmalar, böyle giderse 2050 yılının Türkiye için kuraklık dönemi olacağına işaret ediyor.
Yanlış çevre politikalarının da etkisiyle Türkiye giderek su fakiri bir ülke haline dönüşmeye başladı. Bulunduğumuz bölgenin en önemli hayat damarı olan Gediz Nehri onlarca yıldır ihmaller, kirli ve zehirli atıklar yüzünden bugün can çekişir halde. Üstelik zehirli atıklar yüzünden aşırı kirlenme nedeniyle hastalık ve ölüm saçmaya da başladı. Bizler Gediz nehrini ve akarsularımızı nasıl kurtarabiliriz diye kafa yorarken, öte yandan Çaldağı’na konuşlanan maden şirketinin uygulayacağı proje, yaratacağı diğer çevresel tehditler ile birlikte, Çaldağı ormanını yok etme tehdidi yetmezmiş gibi, dünyanın en bereketli topraklarını ayrıca susuz bırakma ile de tehdit ediyor. Zaten can çekişir halde olan Gediz Nehri’ndeki tüm suyu kullanmanın yanı sıra, bu kaynak kendisine yetmeyeceği için, tüm yeraltı su kaynakları da çekerek kullanacak. Bu durum da yöremizi çölleşme tehdidi ile yüzyüze getirmiş olacaktır.
3 Nisan günü Çaldağı’ndayız!
Bütün bu nedenler dolayısıyla, Çaldağı’ndaki maden şirketine ve uygulanmak istenen vahşi madencilik projesine her yönden karşı çıkılmalıdır. Görüldüğü gibi, doğadaki en önemli yaşam kaynakları olan toprak, hava ve su için başlı başına ciddi bir tehdittir. 10 yıldan beri vahşi madenciliğe karşı yürüttüğümüz toprağımıza sahip çıkma mücadelesi daha da artarak sürmelidir. Bu nedenle 3 Nisan günü yapılacak keşif gününde yine Çaldağı’nda olacak ve madeni istemediğimizi, ormanımıza sahip çıktığımızı söyleyerek, “ormanımıza ağacımıza kıyılmasın, Çaldağı’na dokunulmasın” diyerek, madencilik projesinin iptal edilmesini isteyeceğiz. Yine bu nedenle sözlerimizi 3 Nisan’da yapılacak Çaldağı’ndaki orman keşfinin hayati bir öneme sahip olduğunu vurgulayarak, şöyle tamamlıyoruz:
Çaldağı ormanı geleceğimizin güvencesidir. Ormanıma ağacıma kıyma, Çaldağıma dokunma!
TURÇEP (Turgutlu Çevre Platformu)
Basın açıklaması “Ormanıma ağacıma kıyma, Çaldağı’ma dokunma, Çaldağı bizimdir” şeklinde atılan çeşitli sloganlarla son buldu.
Metin SERT
Turgutlu’da ‘Orman Haftası’ kutlandı