Ahmet Eren yeniden doğdu
Turgutlulu babadan 11 aylık siroz hastası bebeğe yaşam hediyesi
10 aylık oğlu olan fabrika işçisi, 11 aylık siroz hastası bebeğe yaşam hediyesi verdi, onun hayat kahramanı oldu.
KAN grubu uyuşmazlığı nedeniyle ailesinden kimsenin verici olamadığı 11 aylık siroz hastası Ahmet Eren Yüklendi için annesi Ayşegül Tuvanç’ın (28) sosyal medyadan yaptığı yardım çağrısına onlarca karşılık verildi. Ahmet Eren’den bir ay küçük bir oğlu olan fabrika işçisi İbrahim Ulaş (30), çaresizliği mutluluğa çevirdi. Ulaş’tan alınan karaciğer parçası İzmir Kent Hastanesi’nde Ahmet Eren’e başarıyla nakledilirken, anne Tuvanç, “Mutsuzluğun dibindeyken insanlar kardelen gibi açtı hayatımda. Ben Ahmet Eren’i doğurdum ama çocukluğunu, hayatı İbrahim abi verdi ona” dedi.
Konya Seydişehir’de oturan, 8 yaşında Ali Efe adlı bir oğulları olan oto fren ustası Mehmet Yüklendi (41) ile ev hanımı Ayşegül Tuvanç’ın 25 Eylül 2017’de ikinci oğulları Ahmet Eren dünyaya geldi. Sağlıkla dünyaya geldiğini sandığı bebeği “ bilier atrezi” (doğuştan safra yolları yokluğu) şüphesiyle Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edilen Tuvanç’ın evi 11 aydan bu yana hastaneler oldu. Talihsiz bebek, 57 günlük iken kazai ameliyatı (safra kanalı açılması) için Ankara’ya Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne gönderilirken, anne Ayşegül Tuvanç, donör olamayışının, kadavradan bağış bulunamamasının çaresizliğini, sosyal medya sayesinde bebeğinin ikinci bir hayata başlayışını şöyle anlattı:
OĞLUMA HAYAT VERDİ
“Çocuk doktorumuz daha Ahmet Eren’in doğduğu ilk gün safra kanallarının olmadığından şüphelendi. Şüphesinde de haklıymış ama kesin tanı 2 ayın sonunda koyuldu ve ameliyat için Konya’dan Ankara’ya gönderildik. Nakil olacağı söylendi. Anne baba olarak bizler veririz, diyorduk. Ama oğlumla kan gruplarımız uyuşmuyormuş. Adını kadavra listesine yazacağız dediler, umut vermediler, ölür dediler. Ama bir şansı olmalı çocuğumun, diye düşünüyordum. Durumu gittikçe kötüleşiyordu, hiçbir şey yemiyordu. Bize 4. dereceye kadar verici olabilecek akraba bulun, dediler. 10. derece akrabalara kadar baktık, uygun olanlar korktu, kaçtı, gönüllü olanlar uygun çıkmadı. Sosyal medyada ‘ben anneyim’ diye başlayan bir yazı yazdım. Normalde iki satır yazıyı bir araya getiremeyen ben her kelimesinde ağladığım bir mesaj yazdım. Bu mesajım 15 bin kişiye kadar ulaştı yarım saat içinde. Ben böyle bir şey olabileceğini, insanların yüreğine dokunacağını bilmiyordum. Bu hastalıktan çocuğunu kaybedenler, bu hastalıkla mücadele edenler dahil o kadar çok insan aradı ki. Hepsine çok ama çok teşekkür ediyorum, maddi manevi destek oldular. İnternetten araştırırken ‘üç bebek bir kader’ başlıklı bir haber okudum. İzmir Kent Hastanesi’nde bilier atrezi nedeniyle biri iki aylık üç bebeğin karaciğer nakli haberiydi. Benim oğlu daha büyük, daha kiloluydu. Nakil olabilirdi, karaciğer vermek isteyen gönüllülerin çoğunluğu da İzmir’dendi, nakil için Kent Hastanesi’ne gelmeye karar verdim. Çok da doğru yapmışım. Maddi manevi çok yıpranmıştım. Burada hem tek kuruş ödemeden hem de doktorundan hemşiresine güler yüzlü hizmetle yeniden umutla doldum. Gönüllülerden İbrahim Ulaş uygun bulundu. Ben hep nakil için yapılı, uzun boylu insan gerekir diye düşünürdüm. Yanlış biliyormuşuz. Doktorum İbrahim abinin en uygun verici olduğunu söyledi. Sadece yüreğimizin büyük olması gerekiyormuş, aslında. İbrahim abinin de çok büyük bir yüreği varmış, Ahmet Eren için ‘o da benim çocuğum’ dedi, vazgeçmeyeceğini anladım. 8 Ağustos günü Doç. Dr. Murat Kılıç ve Opr. Dr. Cahit Yılmaz başkanlığındaki ekip tarafından nakil başarıyla gerçekleştirildi. doktorlarıma da çok teşekkür ediyorum. Eskiden çok küçük bir ailem vardı, kimsesizlikten yalnızlıktan yakınırdım. Şimdi çok büyük bir ailem oldu. Kimsem yoktu, umudum, maddi gücüm yoktu. Tam bu mutsuzluğun dibinde iken insanlar bir anda kardelen gibi açtı hayatımda. İbrahim abi sayesinde Ahmet Eren yeniden doğdu. Ben onu doğurdum ama çocukluğunu, hayatını ibrahim abi verdi. Ben oğluma hayatı öğretecektim, o bize hayatı öğretti. Hayatta hırsların, öfkelerin, nefretin, paranın, düşmanın her şeyin gereksiz olduğunu bu dünyada sadece birbirimizi sevmek için insan olmamızın yeterli olduğunu öğretti.”
AHMET EREN İKİNCİ OĞLUM OLDU
Ahmet Eren’den bir ay küçük 8 Kasım 2017 doğumlu Buğra adını verdiği bir oğlu bulunan Manisa’nın Turgutlu ilçesinde bir seramik fabrikasında çalışan İbrahim Ulaş (30) ise duygularını şöyle dile getirdi:
“Gece vardiyasında çalışırken Ayşegül’ün videosunu gördüm. Oğlu için karaciğer vericisi arıyordu sıfır kan grubunda. Eşim Esra’ya (30) konuştum. O da tereddüt etmedi. Nakil mümkün olursa işimden bir süre uzak kalacaktım, iş yerimle de konuştum. Onaylarını aldım. Eşim, ailem, iş yerimdeki yöneticilerim hepsi kararımın arkasında oldular. Anneye ulaştım, test yapıldı, uygun çıktım. Sonuçta mutluyuz. Aynı yaşlarda benimde oğlum var. Allah korusun, benim de başıma böyle bir şey gelebilir, çaresiz kalmak çok kötü. Şimdi hepimiz bir mutluyuz, bir bebeğin hayatını kurtarmak çok güzel bir şey. İnsanlık görevimi yaptım. Artık Ahmet Eren benim ikinci oğlum, oğlumla birlikte büyüyecekler.”
KADAVRA BAĞIŞLARIN ARTMASI GEREKİYOR
Öte yandan İzmir Kent Hastanesi Karaciğer Nakli Bölüm Başkanı Doç. Dr. Murat Kılıç, kadavradan bağışların yetersizliğine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Ahmet Eren’in durumu çok ağırdı, nakil olmasa kaybedecektik. Bir ay oldu nakil olalı, vericisini taburcu ettik. Birkaç güne Ahmet Eren’i de taburcu edeceğiz. Bir hayatı kurtarmak önemli, vericisi olmayan hastalar için etik kurul kararıyla böyle gönüllülerden nakiller yapılıyor. Ancak canlı vericiler için az da olsa bir risk var. O nedenle en iyisi kadavra bağışların artmasının sağlanması. Kadavra bağışların artması için sosyal medya, yazılı görsel medyada kampanyaların olmasının daha sağlıklı olacağını düşünüyoruz.”