Dr. Akyar: ‘S-400’ler gelmeye başladı, yeni gelişmeler olabilir’

KIBRIS TV’ye konuşan, Turgutlulu emekli Kurmay Albay, GAÜ Güvenlik Araştırmaları Merkezi Direktörü Dr. M. Sadık Akyar, Türkiye’de S-400’lerle ilgili krizde önemli bir sürecin geride bırakıldığına işaret etti.

Turgutlulu emekli Kurmay Albay, Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi Direktörü Dr. M. Sadık Akyar, S-400 konusunda, sistemin Türkiye’ye gittiğinin açıklanmasıyla birlikte birinci perdenin kapandığını ifade ederek yaptırımlar, Doğu Akdeniz’le ilgili bağlantısı, F-35 ve hatta halihazırda kullanılan sistemlere yönelik birçok gelişmenin gündeme gelebileceğini belirtti.

Bu gelişmelerle birlikte çeşitli söylentiler ve açıklamalar da yaşanabileceğini söyleyen Akyar, Türkiye’ye düşenin, G-20 zirvesinden sonra yönettiği gibi, bu olayı ekonomisine ve milli çıkarlarına zarar vermeden yönetmesi olduğuna değindi. Akyar, sistemlerin Türkiye’ye gidişinde olduğu gibi, TC Milli Savunma Bakanlığı tarafından sürekli bilgilendirme yapıldığı takdirde bunun önüne geçileceğinin öngörüldüğünü belirtti.

S-400’lerle ilgili krizde önemli bir sürecin geride bırakıldığına değinen Akyar, bundan sonraki gelişmelerin kamuoyuna açıklanmasa da, Türk ve ABD’li yetkililerin üzerinde anlaştığı çözüm tarzına göre yürünmesi olacağına dikkat çekti. Akyar, başlangıçta bazı sivri demeçler yapılsa da bunların daha çok iç kamuoyuna yönelik olduğunün gözönünde bulundurulması gerektiğini ifade ederek F-35 uçaklarıyla ilgili bilinmezliklerin sürdüğünü, ABD’nin S-400 krizinin çıkmasına neden olan yanlışları yapmaya devam ederse, bundan ABD’nin zararlı çıkacağını söyledi.

KIBRIS TV’de KIBRIS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ali Baturay’ın sunduğu “Markaj” programına katılan Akyar, Türkiye ve dünyadaki son gelişmeleri değerlendirdi. Akyar, Türkiye’nin G-20 zirvesi sonucunda, ABD’den satın alacağı Boing uçağı siparişlerini artırdığını ayrıca TC Milli Savunma Bakanı Hukusi Akar tarafından, Türkiye’nin Patriot alımını da değerlendirdiğini ve tansiyonun düşürüldüğünü ifade etti. Akyar, S-400 krizinin yönetilmesinde Hulusi Akar’ın çabalarının gözardı edilmemesi gerektiğini belirterek Türkiye’nin güvenlikle ilgili dış ilişkilerinde “Başat” rolünün artık Dışişleri Bakanlığı’ndan Savunma Bakanlığı’na geçtiği konusunun tezahürü olarak da görülmesi gerektiğini kaydetti.

Füzelerle verilen mesaj

Sadık Akyar, füze ekipmanlarının gelişiyle ilgili verilen mesajların da önemli olduğunu ifade ederek şöyle dedi: “Bize göre füze ekipmanlarının gelişi 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümü olarak planlanmıştı. Ancak konu basına çıkınca, Milli Savunma Bakanı açıklama yapmak zorunda kaldı. Yine füze sistemlerinin 15 Temmuz darbe girişimininde ana karargah olarak kullanılan Ankara, Kahramankazan, Akıncı (mürted) üssüne yerleştirilmesinde, teknik mülahazaların yanında, moral ve psikolojik nedenlerin de olduğu düşünülmektedir. Böylece darbenin elebaşısı olarak gösterilen FETÖ liderinin bulunduğu ABD’ye bir mesaj verildiği düşünülebilir.

Öte yandan ABD ile Türkiye arasındaki ilişkiler; S-400, PKK/PYD’ye yapılan yardımlar nedeniyle kriz ve Suriye’de güvenli bölge tesisi konusunda olduğu gibi, işbirliği içerisinde inişli-çıkışlı devam etmektedir. Ancak gelinen aşamada, önümüzdeki günlerde Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda, güvenli bölge tesisi ile ilgili olarak ABD ile birlikte bir operasyon gerçekleştirebileceği öngörülmektedir. Bu harekat ile koordineli veya bağımsız olarak, Pençe harekatı gelişitirilerek, Kandil’e de bir harekat gerçekleştirebilir. Bize bu emareleri, güney sınırlarımız boyunca yapılan askeri hareketlilik ile Irak üst düzey yetkililerinin Ankara’da Askeri İşbirliği anlaşması için bulunması vermektedir”.

Kamışlı’daki toplantının anlamı

Sadık Akyar, geçen hafta içerisinde; Nusaybin ilçesinin hemen karşısnda bulunan Kamışlı’da PKK/PYD tarafından toplantı düzenlendiğini belirterek toplantıya Türkiye’nin hemen tüm karşıtları; başta PKK/PYD olmak üzere terör örgütü temsilcileri ve bazı batı ülkelerinden şahısların da katıldığının öğrenildiğini söyledi. Kamışlı’nın Suriye’deki iç savaşın başlangıcı ve PKK/PYD terör örgütleri için önemli bir yer olduğuna değinen Akyar, “Çünkü 2004 yılında bir futbol maçında; bir kısım seyirci “Kürtlere Özgürlük” diye tezahürat yapmış ve bunun sonucunda çıkan çatışmalarda yaklaşık 50’den fazla insan ölmüştür. Özellikle PKK/PYD yandaşları, Kamışlı’yı Suriye’deki Kürt hareketinin başlangıcı olarak görmektedir” dedi.

Akyar, bu nedenle kendilerince, Türkiye’nin, Suriye’nin doğusunda ve Kandil’e yapacağı muhtemel harekatlardan önce mesaj vermeye çalışarak, üstü kapalı olarak Türkiye’yi tehdit ettiğini ifade etti. Akyar, “Ancak toplantıya katılanlar unutmamalıdır ki; Ekim 2014’de Mürşitpınar’ın hemen karşısındaki, Arappınar(Kobani) bölgesinde, DEAŞ’ın sıkıştırdığı PKK/PYD mensupları, Türkiye’nin insani nedenlerle kuzey Irak Yönetiminin Peşmerge güçlerine verdiği izin sayesinde imha olmaktan kurtulmuştu. Ama aynı unsurlar, bunu unutmuş gibi, hala anlaşılmaz bir şekilde, “Türkiye’ye rağmen” bölgede taşeronluk yapmaya devam etmektedirler” şeklinde konuştu.

İdlib problemi devam ediyor

Sadık Akyar, Suriye konusunda Türkiye’nin başını ağrıtacak en önemli konulardan birisinin İdlib olduğuna dikkat çekerek İdlib’de; Suriye hükümetinin saldırıları, Hizbut Tahrir Şam (HTŞ) terör örgütünün güçlenmesi nedeniyle hem sivil kayıpları artırdığını hem de Türlkiye’ye yönelik yeni bir göç dalgası ihtimalinin de sürekli gündemde olduğunu belirtti. Akyar, İdlib’in yine terör örgütlerinin eline geçerse, bunun aynı zamanda Fırat’ın batısında engellenen terör koridorunun yeniden tesisi ihtimalini akla getirdiğini ifade ederek “Bu durum, Türkiye tarafından arzu edilen bir durum değildir. S-400lerde artık Türkiye’ye geldiğine göre, Rusya da bir an önce Soçi zirvesi esaslarına göre sorumluluklarını yerine getirerek, Türkiye’ye destek vermeli, bölgenin güvenli bir duruma gelmesini önleyen, Şam yönetiminin saldırılarını da bir an önce sonlandırmalıdır” dedi.

“Türkiye, Suriye krizinin yükünü tek başına çekti”

Türkiye’nin Suriye krizinin başlangıcından itibaren, hem insani olarak, hem de politik nedenlerle sorumluluklarını büyük özveriyle yerine getirdiğini belirten Akyar, gelinen aşamada, Türkiye’de yaklaşık 4 milyon sığınmacının bulunduğu, 40 milyar dolar civarında kaynak harcandığının bizzat Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandığını anımsattı.

Akyar, şöyle devam etti: “Yine yapılan açıklamalarda, Türkiye’nin sınıra yakın bölgelerde ve kurulacak güvenli bölgede, Türkiye İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) marifetiyle konutlar yapacağı, alt yapı faaliyetlerine destek vereceği belirtilmektedir. Bize göre Türkiye bu konuda yapacağını yapmıştır. Çünkü, Suriyeli sığınmacılar ve Suriye topraklarında yapılacakların kaynağı, Türkiye tarafından karşılanaması pek mümkün görünmemektedir. Yani yetersiz kaynakla yapılan yatırımlar kimseyi memnun edemeyecektir. Ayrıca, Türkiye için de büyük bir ekonomik külfettir.

Artık Suriye konusunda uluslararası camia devreye girmelidir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) dört üyesi; ABD, İngiltere, Fransa ve Rusya bölgede bulunmaktadır. Bu nedenle artık BM bir an önce, Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesinde inisiyatif almalıdır. Önümüzdeki dönemde bu konu, Türkiye’nin en önemli politikalarından birisi olmalıdır. Türkiye’nin bu konuda atacağı diğer önemli adımlardan birisinin ise, her zaman söylediğimiz gibi, Suriye ile bir an önce ilişki kurmasının gerekliliğidir.” Haber Merkezi