DÜNDEN BUGÜNE  HÜSEYİN SARI (MUHASEBECİ)    

Futbol öyle bir şeyki, içeriğinde ruhu oluşturan ekiplerin birlikteliğinin, başarı ve başarısızlıktaki doğrudan etkileri, genelde başarıya endekslenen mecburi dayanışmanın, kaynaşma ile bütünleşmesi, öyle dostlukların oluşumunu sahne oluyorki, uzun yıllar geçsede, hafızalarımızdan hiç bir zaman silinmeden, kalmasına vesile olduğu gibi, bu dayanışma sonucunun arkadaşlıklarıda, neredeyse herdaim sevgi,saygı,dostluk,takdir çerçevesinde devam etmektedir.Bu arkadaşlıkları çok değerli kılan unsurlar olan başarıya ulaşmak için yaşadıkları üstün çabalar,mücadeleler,gayretler,kenetlenmeler,neticesinde yaşadıkları sevinçler, veya daha iyi ekiplere karşı, verdikleri çabaların sonucunca yenilgiler sonucundaki, birlikte yaşadıkları üzüntüler.Sevinçlerini ve üzüntülerini birlikte yaşayan bu arkadaşlık bağlarının, uzun soluklu olmasından doğal ne olabilirki.Futbol yapısında çok kısa ama, gerçek yaşamda uzun soluklu arkadaşlığımızın devam ettiği, hepinizin yakından tanıdığı, spor ve sosyal yapısının sevgileriyle güçlü, işlerinde başarılı, toplumumuza malolmuş değerli kardeşim, Hüseyin Sarı dan bahsedeceğim sizlere.Hüseyin Sarı 1962 Turgutlu Osmancık mahallemiz doğumlu, ilkokulu o zaman köy olan Osmancık ta tamamlayan Sarı, 11 yaşında Turgutlu Lisesinin olduğu yere, Turgutlu Orta okuluna köyünden gidip  gelmek için, her gün 8 km lik yolu yayan yürümek zorunda kalmış,yağmurlu havalarda başımızı  üzüm çuvalları ile örterdik diyerek ,eğitim öğretim için yaşadıklarını zorluklarını, ayrıca her gün okula yetişmek için sabah 6 da kalkardık, 1 saatimiz gelirken yolda geçerdi, saat 7 de okulda  olurduk ders saati başlangıcı ise  saat 8 de olduğu için 1 saatlik zamanda da her gün okulun futbol sahasında arkadaşlarımla futbol oynardım diyerek futbol sevgisini resmediyordu.Futbolu kendine sevdiren Nihamil Portakal (rahmetli)ile Hasan Şentuna hocalarımdır diyen Hüseyin Sarı, biri Fenerli, biri Galatasaraylıydı, ikisi bir arada oldukları zaman, ben iyi futbol oynuyorum diye,  bana hangi takımı tutuyorsun diyorlardı, ikiside kendi tuttukları takımlarını tutmamı istediklerini bildiğim için, onları üzmemek için, Beşiktaşlıyım diyordum, hocalarım bu yüzden yalan söylüyorum diye beni dövmüşlerdi.İlkokulda 2 sınıfta okurken, sınıf maçlarında hoca beni büyük çocukların arasında yeterli görüp oynatırdı.1977 yılında Toprak spor’da lisansım çıktı, aynı yılda hem Turgutlu Lisesi takımında, hemde Toprak spor takımında, hem genç takımda, hemde A takımda oynuyordum.A genç maçında, Turgutlu spor ile oynarken, maçın 5. Saniyesinde gol attım, belkide bir resmi müsabakada, Dünya da en erken golü ben atmış olabilirim.Turgutlu spor santrayı başlattı, topu geriye liberoları Muhammer Gökçe’ye geri pas verdiler, ben bu anda baskı kurup topa sahip olduğum gibi vurdum gol oldu.1981 yılına kadar bu takımda oynadım, Ahmet Belenli,Paça Şakir,Özcan,Kamil Yedikardeşler,Sinan Canbalcı,Necati Kıvrak,kaleci Yüksel.kıvırcık Mustafa,kaleci Ayhan,Panço Yusuf,Çıkrıkçılı Murat,çimen Ahmet,Cafer,Ulvi gibi oyuncularla birlikte oynadım.Bu takımda oynarken, Manisa deplasmanında ismini hatırlayamadığım bir takımla oynuyorduk, o dönemde antrenörümüz rahmetli Ramiz hoca, maç 1-0 devam ederken hoca beni 2.yarının başında oyuna aldı, maçın seyrini değiştirmiştim, 1 gol attığım gibi çok iyi oynayarak maçı farklı kazanmamıza sebep olmuştum.1981 yılında Bahattin Köksal hoca beni Gençlik gücüne transfer etti.Bu takımdaki ilk maçımda, Manisa Akgün spor la oynuyorduk, daha maçın başında penaltı yaptırdım, Göksel golü atmış galip duruma geçmiştik,daha sonraki dakikalarda yaptığım ortaya Ulvi kafayla vurarak, 2. Golü atıyordu, bu pozisyonda Ulvi’nin havaya yükselişini, iki eli açık olarak ve kafayı vuruşunu, hala unutamıyorum derken, skor 3-0 geliyordu maçın daha 15. Dakikaları cıvarı, bir pozisyonda Akgün sporlu küçük Metin, ben sağdan giderken çalım attım, geçerken sol ayağı ile sol ayağımın baş parmağıma basarak kırılmasına sebep oldu.O gün o maçta futbol benim için, oyunculuk anlamında bitmişti artık.Liseyi bitirerek muhasebe bürolarında çalışmaya başladım.1987 yılında futbol hakemliği lisansını kazandım .1991 yılında evlendim, 1 kız 1 oğlan babasıyım,koyu bir Fenerbahçe ve sarı lacivert taraftarı olmama rağmen, hakemlik yaparken renkler anlamsız kalıp, tek renk oluyordu.1992 yılında özel bir firmada çalışmaya başladığım için, futbol hakemliğini bıraktım.Özsümer Gıda’da muhasebecilik stajımı tamamladım, 36 yaşında serbest muhasebeci oldum.2012 yılında da mali müşavirlik belgemi aldım,işime halen devam etmekteyim, Diji Türk D-Smart salonu muhasebe büromun altında işletiyorum,  Turgutlu spor’un Mali Müşaviriyim, zaman zaman Turgutlu spor yöneticilikleri yaptım, 2004-2005 sezonunda şampiyon olan Turgutlu spor yönetiminde görev yapıyordum,yöneticilik dönemlerimde genelde gençlerle ilgilenmeyi sevdiğim için, onların heyacanlarına ortak olmak için, genelde altyapılarda görev aldım.Hüseyin Sarı unutamadığı anısı olarak Toprak spor genç takımında oynarken, Manisa 19 Mayıs stadın da, Akhisar spor ile maç yapacaktık, bizleri liseden alıp götürdüler, tünelden sahaya çıktığımızda, Akhisar spor’un oyuncularının fiziklerini görünce, hepimizin morali bozulmuştu, biz yanların da ufak tefek kalıyorduk, bunlar bizi yenerler diye içimizden geçiriyorduk, maç bitiminde hiçte öyle olmamıştı, maçı 3-0 kazanmıştık.Hüseyin Sarı futbolun daha iyi noktalara gelebilmesi için, mahalle takımlarının yeniden canlandırılmasının gerekli olduğunu, turnuvalar düzenlenmesinin daha iyi taramaya vesile olduğu için, önemli olduğunu, okulların,köylerin yetenekli sporcu aramak için taranması gerektiğini,yetenekli sporcuların aynı okullarda toplanmalarının gerekliliğini,futbolda yetişecek çocukların, eğitimli bilgili bu işe zaman ayıracak antrenörler gözetiminde, ve eğitiminde olmalı diyerek, alt yapının önemini vurguluyordu.Hüseyin Sarı’nın stili hala hafızamda dipdiri orta sahanın göbeğinde topla estetik  buluştuğunda ilk yaptığı çabuk çevre kontrolü baskı varsa çalımla uygun alana geçme ve ilk fırsatta da uygun arkadaşına topu aktarmak, milimetrik pasları üstüne kreması, Hüseyin kardeşime bizlere zaman ayırdığı, ve  kendini sizlere tanıtma fırsatını verdiği için, Kasaba Medya Gazetesi olarak  teşekkür ediyoruz.Ayrıca  ailesi ile birlikte sağlıklı mutlu bir  uzun bir ömür diliyoruz.                                                              ALİ ULVİ ÇİÇEK