İki isim için suç duyurusunda bulundu
TURGUTLULU Avukat Mehmet Demirlek, geçtiğimiz gün MHP Genel Merkezi önünde gazetecilere "FETÖ darbe hareketinde bir siyasi ayak var. Siyasi ayağın olduğu yerde siyasi seçmen olur. 100 bin imza araştırılsın." diye konuşan Devlet Bahçeli ve ‘Bahçeli’nin hassasiyetine katılıyoruz’ diyen Ak Parti Hükümet Sözcüsü Mahir Ünal için anayasayı ihlal suçu işledikleri gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere Turgutlu Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar dilekçesi verdi.
Turgutlulu Avukat Mehmet Demirlek, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin gazetecilere verdiği beyanlarda, ‘100 bin imza ile aday olunmasına ilişkin, "15 Temmuz darbesinin siyasi ayağı hep tartışıldı. Siyasi ayak üzerinde kesin bir sonuçtan bahsedilemez duruma geldi. İleriki günlerde bu nasıl olacak bilemiyorum? Demek ki FETÖ darbe hareketinde bir siyasi ayak var. Siyasi ayağın olduğu yerde siyasi seçmen olur. ‘ ifadeleri ve AK Parti Hükümet Sözcüsü Mahir Ünal’ın da iktidar partisine mensup milletvekili olup; Bahçeli’nin ifadelerine atfen, “Sayın Devlet Bahçeli hassasiyetini iletti. Biz de bu konuda Bahçeli'nin hassasiyetine katılıyoruz.’ demek suretiyle, yasadışı fişleme ve soruşturma yapılması yönünde çalışma başlatacaklarının belirtmesi üzerine Anayasa TCK 309, 2985 SK. 156 maddeye istinaden anayasayı ihlal suçu işlediklerini iddia ederek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulundu. Demirlek, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmek üzere dün Turgutlu Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihbar dilekçesi verdi.
Av. Mehmet Demirlek Turgutlu Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ihbar dilekçesinde: “Her iki şüpheli de TBMM’de aktif milletvekilidir. Şüphelilerden Devlet Bahçeli tarafından bugün yapılan açıklamada “15 Temmuz darbesinin siyasi ayağı hep tartışıldı. Siyasi ayak üzerinde kesin bir sonuç üzerinden bahsedilemez hale geldi. Nasıl olacak bilemiyorum. Demek ki, FETÖ darbe hareketinde bir siyasi ayak var. Siyasi ayağın olduğu yerde siyasi seçmen olur. Şimdi dikkatinizi çekmek istediğim konu şu; ana muhalefet partisinden 15 vekilin geçtiği partinin başkanı, ısrarla 100 bin imzayla aday olacağım diyor. FETÖ darbe hareketinden 15 gün sonra OHAL kabul edildi ve uygulamaya kondu. Çok sayıda silahlı kuvvet mensubu, öğretim kadrolarında uzaklaştırma, görevden alma oldu. Bunların aileleri, çevreleri var. Adalet Bakanı ile İçişleri Bakanı, FETÖ'nün seçmen üzerindeki etkisini takip etmiş midir? FETÖ'nün 100 bin imza ile aday olacak isimler üzerinde odaklanacağı merak konusu olmuştur. Bunlar, hangi adayın etrafında toplanabilir? Bunlar benim kafamı kurcalıyor. Bu 100 bin kişinin içerisinde eğer FETÖ, PKK desteğiyle veya buna benzer imkanlarla bir aday taraması yapılacaksa o zaman FETÖ'nün seçmendeki siyasi ayağının hangi aday etrafında toplandığı hakkında bir kanaat oluşabilir. Burası önemlidir. Ne kadar ByLock'çu var, ne kadar görevden alınmış olan var, ne kadar uzaklaştırılmış olan var, bunların ne kadar yakını var? Bunların hepsi hangi aday etrafında düğümlenip 100 bini tamamlayacaksa o zaman Türkiye açısından önemli bir sonuç elde edilmiş olabilir.Bu önemli bir düşüncedir. Yani FETÖ ile mücadele ediliyorsa, FETÖ de hala kendi ısrarını devam ettiriyorsa her konu değerlendirilmelidir. FETÖ, 'Benim en kötü şartlarda hala 100 bin taraftarım var' der ise ne olur? Bunu tartışılsın diye ortaya koyuyorum” demek suretiyle; 100.000 imza ile cumhurbaşkanı adayı olmaya çalışan Saadet Partisi, İyi Parti, Vatan Partisi gibi partilerin seçmen kitlesini açıkça hedef göstermekte, FETÖ üyesi olduklarını ima etmek suretiyle devletin Anayasal Organları’nı (İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı üzerinden Emniyet ve Yargı) cumhurbaşkanı adaylarını demokratik seçimde görmek isteyen seçmen kitlesine karşı hukuka uygun olmayan bir soruşturma, fişleme eylemi yapmaya davet ederek toplumun bir kesimine korku salmakta Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasasına, demokratik toplum düzenine, hukuk devleti ilkesine aykırı uygulamalara teşvik ve tahrik etmektedir.Nitekim açıklamanın arkasından gazetecilerin “Elinizde buna ilişkin bir istihbarat var mı” sorusuna verdiği cevapta : “Hayır efendim, benim ki düşüncedir” beyanında bulunmuş olup, bu konuda elinde hiçbir bilgi veya istihbarat bulunmadan bu açıklamayı yaptığını ikrar etmiştir.Şüpheli; seçimin demokratik bir ortamda yapılmasına kastetmiş olup, amaçladığı şey, Türk Halkı’nı korkutmak, sindirmek, desteklediği adaya imza vermesini bu yolla engellemektir.
Şüpheli aynı zamanda bir siyasi parti başkanı olup, iktidarda bulunan parti ile seçim ittifakı halindedir.Devletin yürütme organını elinde bulunduran siyasi partinin seçim müttefiki olan şüphelinin beyanı Anayasa’yı ihlal suçuna azmettirmeye, elverişlidir.Şüpheli polis ve yargının hukuka aykırı şekilde soruşturma açılmasını, devletin egemenlik yetkisinin Anayasa’ya yasalara aykırı şekilde kullanılmasını teşvik ve tahrik etmek suretiyle, suçun cebir unsuru da oluşmuş haldedir.Mevcut yöntem geçmiş dönemde bizzat FETÖ Terör Örgütü’nün stratejisi olup, şüpheli de aynı stratejinin yürütülmesini devamını amaçlamaktadır.Şüphelinin uygulanmasını istediği hukukdışı yöntemleri çok yakın geçmişte FETÖ Terör Örgütü sıklıkla uygulamış olup, devletin polis, bürokrat, asker, yargıç ve savcıları birçok masum insanı, devletin egemenlik, kamu gücünü hoyratça kullanarak yıllarca cezaevlerinde tutmuşlar, birçok insanın ölümüne sebebiyet vermişlerdir.Cumhuriyetimizin 90 yıllık demokratik birikimi, FETÖ tarafından sistematik olarak sıfırlanmış, yargıya ve devlete olan güven zedelenmiştir.Bunu düzeltmekle görevli olan siyasiler ise, tekrar demokratik ortamı tesis etmek yerine, FETÖvari yöntemlerle halkı tehdit etmekte, halkta korku ve panik yaratmaya çalışmaktadırlar. Diğer şüpheli Mahir Ünal da iktidar partisine mensup milletvekili olup; yukarıdaki şüphelinin ifadelerine atfen: “Sayın Devlet Bahçeli hassasiyetini iletti. Biz de bu konuda Bahçeli'nin hassasiyetine katılıyoruz.” demek suretiyle, yasadışı fişleme ve soruşturma yapılması yönünde çalışma başlatacaklarının ipucunu vermiştir.Yukarıda; şüpheli Devlet Bahçeli’nin beyanlarının suçun işlenmesine elverişlilik unsuru yönünden olan değerlendirmemiz, bu şüphelinin beyanıyla kanıtlanmış bir haldedir.Bu şüpheli; devletin icra erkini elinde bulunduran siyasi partinin mensubu ve de sözcüsüdür.Şüphelilerin sarfettiği sözler ve bulundukları makam gözetilirse Anayasal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin demokratik yapısının vahim bir tehlike altında olduğu anlaşılmaktadır.Devlet; seçimlerin demokratik bir ortamda geçmesi için Anayasa ve yasaların kendisine yüklediği vazifeleri ifa etmek mecburiyetinde olup, Anayasa ve yasalara rağmen, yasadışı tedhiş yöntemleriyle halkı korkutma ve sindirmeyi amaçlayan şüphelilerin eylemleri Anayasal nizamın fiilen değiştirilmesini, otoriter bir rejim özlemini hayal eden beyanlar olup, Anayasayı İhlal Suçu’nun maddi ve manevi unsurları oluşmuş haldedir.Şüphelilerin beyanları bugün bütün medya organlarında yer almıştır. Arz ve izah edilen ve re’sen gözetilecek sair gerekçelerle; şüpheliler hakkında Anayasayı İhlal Suçundan dolayı ihbarda bulunuyor, gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ve talep ediyorum.” ifadelerine yer verdi.