Merhum Prof. Dr. Ahmet Nuri Yüksel için lokma hayrı

Merhum Prof. Dr. Ahmet Nuri Yüksel için kardeşi ve yeğeni lokma hayrı yaptı Ülkemizin tanınmış simalarından, Ötüken Neşriyat ve Bilge Kültür Sanat Yayıncılık'ın kurucularından eski Marmara Kıraathanesi müdavimlerinden İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uzay ve Havacılık Bilimleri Fakültesi Kurucu Dekanı olan Prof. Dr. Ahmet Nuri Yüksel 02 Aralık 2017 tarihinde İstanbul’daki evinde sabaha karşı kalp krizi geçirdi ve tüm müdahaleye rağmen yaşamını yitirmişti. Aslen Aksekili olan ve memleketi Manisa’nın Turgutlu İlçesi’nde yaşayan kardeşlerinden Mehmet Rıfat Yüksel, hayatını kaybeden abisi Prof. Dr. Ahmet Nuri Yüksel için cumartesi günü lokma hayrında bulundu. Döktürülen lokmalar vatandaşlara dağıtılırken dualar edildi. Lokma hayrında bulunan kardeşi Rıfat Mehmet Yüksel ve oğlu Tuğrul Yüksel, bir yandan taziyeleri de kabul etti. Rıfat Mehmet Yüksel: "Abim Ülkemizin yetiştirdiği ender aydınlarındandı. Çok sayıda yetiştirdiği talebeleri de vardı. Vatan için çok çalıştı, emeği geçti. Evinde geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrıldı. Nur içinde yatsın. Allah hayırımızı Kabul etsin." diye konuştu.   DİP NOT; İTÜ UZAY ARAŞTIRMALARI BÖLÜMÜNÜN KURUCU DEKANIYDI İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uzay ve Havacılık Bilimleri Fakültesi Kurucu Dekanı olan Yüksel, havacılık bilimi üzerine yazdığı makale ve kitaplarla Türk Havacılığına hizmet verdi. Yüksel, Bilge Kültür Sanat’tan çıkan “Türkiye’de İnsansız Uçak Aldatmacası” isimli kitabının arka kapak kapak yazısında kendisini şöyle anlatıyor: “İTÜ Uçak Bölümüne girdiğim 1955’den bugüne 57 sene uçak ile... Son 32 senem münhasıran uçak dizaynı ile geçmişdir. Yepyeni iki dizayn metodunu getirdim İTÜ’ye; onları hakkıyle okuttum; bu metodu okuyarak mezun olanlar 300’den fazladır. İkisi teori, dördü bunların uygulaması 6 uçak dizayn kitabı yazdım. Bununla, milletime bu konuda verdiğim hizmetin bittiği kanaatinde iken; gün-be-gün yazılı-sözlü-sesli medyada durmadan insansız uçak odaklı yalan söylendiğini, sivil-asker devlet-hükûmet ricâlinin bu yalanlara inandığını gördüm. Medya haberi olarak bu yalan ve yanlışları tesbit edip yorumladım; doğrularını ortaya koydum. Devlet ricâline bu gerçeği anlatmayı başaramadım. “Feryâdıma ses vermez, duvarlar dilsiz / Geçiyor baharlar çemensiz, gülsüz.” diyor şâir; aynen öyle. Bir tek merci kalmış idi anlatılacak: Hep istismar edilen mâsum milletim. Gazetem, radyom, televizyonum yok; düşündüm ki, benim gibi, elinde sivil-askerî hiçbir gücü olmayan yalnız bir insan bunu ancak milletin içine kurt düşürerek yapabilir. Ben de bunu yaptım. Bu ilhâmı, 48 sene evvel siyâsete yeni girmiş bir parti liderinin mitinginde yaptığı konuşmanın giriş sözünden, Yer beni isimli Urfa horyatı’ndan aldım: Yer beni, yer beni; İçime bir kurt düşdü; Gece-gündüz yer beni. Ben bu derdden ölürsem; Kabûl etmez yer beni. “Ben sizin içinize kurt düşürmeye geldim; siyâset yapmaya değil.” Bu kitapta okuyacağınız onulmaz derdimden ölürsem; yerin beni kabûl edip etmeyeceğini bilemem. Ama ben, Türkiye’de uçak sanâyii, ve bilhassa insansız uçak yapımı hakkında koparılan aldatmaca konusunda sizin de içinize kurt düşürmek istiyorum. Düşürmeliyim ki, ayağa kalkıp eğriyi doğrultasınız. Bu mümkün olur mu olmaz mı, onu da bilemem. Bu sizin hassâsiyetinize bağlı. Resmî zevâta, hem de en yukarıdakilere anlatamamanın sebebi bu herhâlde: Demek ki onların içine kurt düşürememişim. İnşaallah sizin içinize düşürmeyi başarabilir bu kitap.”Kaynak Yeniçağ "