Turgutlu’da doğdu, orada büyüdü, öğretmen oldu, Atatürk şiarıydı, aydınlattı öğrencilerini
Salih Özbaran*
Cumhuriyetimizin 90. Yıldönümünü dolayısıyla 26 Ekim 2013 tarihinde Kadın Kolları Derneği Turgutlu Şubesi Başkanlığı'nın düzenlemek istediği bir panel için Ege Üniversitesi'ndeki meslektaşlarımdan Zeki Arıkan, Nuri Bilgin, Dilek Direnç ve Nevin Koyuncu'yu davet etmiştim. Öğretmen Evi'ndeki bu toplantıyı açarken (belki de konuşmalar ilerlediğinde!) dinleyiciler arasından bir kadın ayağa kalktı ve "sizinle gurur duyuyoruz" diye haykırdı. Panel üyelerini bu sözleriyle onurlandıran ve sevindiren o kadını hemen tanıdım, koşarak yaklaştım ve elini öptüm. Daha sonraki yıllarda ilgim arttı; kendisi hakkında Turgutlu'da yakın komşusu olan kız kardeşim Cahide'den, akraba ve dostlarımdan bilgi aldım; kendisi hakkında. Hazırladığım Fotoğraflarda konuşan Kasaba/Turgutlu albümü için kendisini evinde ziyaret ettim. O günlerde 90 yaşına ulaşmış olmanın deneyim ve sevecenliğine tanık oldum. Türk müziği korosunda devam ettirdiği katılım/icra çabasını duyduğumda saygım, sevgim katlandı. Bu arada, Turgutlu'da Milli Eğitim Müdürlüğü görevini bir süre yürüten Levent Akıncı'nın hazırlamış olduğu bir videoda sorulan sorulara verdiği yanıtlarda yaşam felsefesini, "Cumhuriyet" aşkını, Turgutlu sevdasını çok daha iyi kavradım: "Turgutlu denilince aklınıza ne geliyor?" sorusuna "Doğduğum, yetiştiğim, büyüdüğüm, öğretmenlik yaptığım, emekli olduğum yer" diye yanıtlıyor. "Atatürk denilince aklınıza ne geliyor?" sualine cevap verirken ses tonunu yükseltiyor, gururla "Atatürk benim Şiarım " diyor.
Her gün iki gazeteyi okuduğunu söyleyen "O Kadın" benim 1951/1952 öğretim yılında (5. sınıfta) Namık Kemal (Cumhuriyet Hükümeti'nin verdiği adla İsmet Paşa) İlkokulu'nda öğretmenimdi. Evet o kadın benim gibileri yıllarca ortaokul için yüreklendiren kişiydi. O "Cevriye Öğretmen"di. Çağdaşlığı yakalamak hedefiyle yola çıkmış olan "Cumhuriyet Rejimi'nin bizlere ulaştırmak istediği ilkeleri benimseyen öğretmenlerin bir simgesiydi.
Cevriye Öğretmen'i 29 Ekim 1923 yılında Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından duyurulmasından 96 yıl sonra kaybettik. Sanki Cumhuriyet'imizi sonsuza taşımak istercesine. "En Büyük Bayram"ın bir yıldönümü yaklaşırken aramızdan ayrıldı; dimdik, sağlıklı, çağına yakışan bir Cumhuriyet sevdalısı olarak sevenleri tarafından uğurlandı. Cumhuriyet'i, öğretmenliği, müzik tutkusunu, vatan sevgisini emanet ederek.
Öğretmenlerin yetiştirilmesi, atanması ve sonraki yıllarında karşılaştıkları sorun ve eksikliklerin giderilmesi bağlamında -1963 yılında "Yüksek Öğretmen Okulu"nu bitirmiş olmaktan gurur duyan bir kişi olarak- benim de büyük bir üzüntü ve endişe içinde izlemek (ve fırsat buldukça makaleler yazmak) durumunda kaldığım o kemirilen eğitim düzenini daha fazla solumayı ret edercesine ayrıldı dünyamızdan Sevgili Öğretmenimiz.
Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun.
*Emekli Tarih Profesörü
Fotoğrafta: Cevahir, Hayrunnisa, Mürvet, Macide, Cevriye öğretmenler, Başöğretmen Abdullah Bey ve Hulusi Bey. 1952/53 öğretim yılında Namık Kemal (önceki adıyla İsmet Paşa) İlkokulu ön bahçesinde.