Turgutlulu Emekli Kurmay Albay Dr. Akyar: “Rum tarafını aklıselim olmaya davet ediyoruz”
KIBRIS TV’ye konuşan Turgutlulu Emekli Kurmay Albay, GAÜ Güvenlik Araştırmaları Merkezi Direktörü Dr. M. Sadık Akyar, ABD’nin Güney Kıbrıs’a silah ambargosunu kaldırmayı öngören tasarıya işaret ederek bunun Rum tarafının daha mantıklı davranması için yeterli bir sebep olduğunu söyledi.
Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi Direktörü, Turgutlulu Emekli Kurmay Albay Dr. M. Sadık Akyar, ABD’nin Güney Kıbrıs’a silah ambargosunu kaldırmasıyla ilgili hazırlanan tasara dikkat çekti.
Akyar, tasarının, Rum tarafından silah ambargosunun kaldırılması, Rum ve Yunanistan’a askeri yardım ve eğitim verilmesi, ayrıca Türkiye S-400 aldığı takdirde, bazı silah sistem ve yedek parçalarının satışının durdurulmasını kapsadığına işarete ederek “Aslında bu yasa tasarısının dahi Rum tarafının daha mantıklı davranması için yeterli bir sebeptir. Rum tarafının bu oyuna gelmeyerek aklıselim davranacağını umut ediyoruz” dedi.
KIBRIS TV’de KIBRIS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ali Baturay’ın sunduğu “Markaj” programına konuk olan Akyar, Doğu Akdeniz’deki sıcak gelişmeler üzerinden yaşananları değerlendirdi.
Akyar, Fatih ve Yavuz Gemilerinin sondaj çalışmalarının sürdüğünü ancak paralel olarak AB ve ABD tarafından, Türkiye’ye yönelik baskı faaliyetlerinin de sürdüğünü söyledi.
Önce AB tarafından; Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki arama çalışmalarının durdurulmasının belirtildiğini, AB Büyükelçiler toplantısında ise konuyla ilgili taslak metin hazırlandığını anımsatan Akyar, AB Dışişleri Bakanları toplantısında da taslağın kabul edildiğini söyledi.
Akyar, taslağa göre yaptırımların; AB- Türkiye üst düzey görüşmeleri ile üyelik öncesi verilen mali yardımlardan 2020 yılı için olanının durdurulması, AB Merkez Banksının Türkiye ile ilgili mali konuları gözden geçirmesini ve Hava Taşımacılığı Anlaşmasının dondurulması gibi konuları içerdiğini belirtti.
AB Dışişleri Bakanlarından oluşan Komisyon’un kararının satır aralarına da bakmak gerektiğini ifade eden Akyar, “Çünkü, AB’yi bu kararı aldıran nedenler aynı metinde kendi içerisinde çelişkiler bulundurmaktadır. Aynı kararda; Türkiye’nin GKRY karasularında arama yaptığı belirtilirken daha sonra taraflara Münhasır Ekonomik Bölge ve Kıta Sahanlığı ile ilgili sorunların görüşerek çözümü tavsiyesinde bulunuyor. Bize göre alınan bu kararlardan belki hava taşımacılığı konusunun önemli olabileceğini değerlendiriyoruz. Bize göre; söz konusu yaptırımlar işlevsel bir etki yerine, AB üyesi olan GKRY’ne politik destekten ileriye gidemeyeceği bir etkiye sahiptir” dedi.
Türkiye’nin AB göçmen ve enerji politikasındaki yeri
Sadık Akyar, Türkiye’nin AB’nin göçmen politikasında çok önemli bir yere sahip olduğunu belirterek bunun AB’li yetkililerce çok iyi bilindiğini, ayrıca ABD’nin, AB’nin Rusya enerji bağımlılığından kurtulması için Türkiye üzerinden giden Güney Gaz Koridoru’nu (GGK) desteklediği göz önünde bulundurulduğunda yaptırımların kısa sürede etkisini kaybedeceğini söyledi.
ABD’nin ise S-400’lerin gelmesinin de etkisiyle daha önce Temsilciler Meclisi’ne (TM) Bob Menendez ve Marco Rublo tarafından verilen tasarının kabul edildiğini belirten Akyar, şöyle devam etti:
“Bu tasarı, Rum tarafından silah ambargosunun kaldırılması, Rum ve Yunanistan’a askeri yardım ve eğitim verilmesi, ayrıca Türkiye S-400 aldığı takdirde, bazı silah sistem ve yedek parçalarının satışının durdurulmasını kapsamaktadır. Tasarı Başkan Trump onayladığı takdirde devreye girecektir.
Dolayısıyla bu tasarının hem ABD iç mekanizması, hem de Başkan Trump’ın onayı nedeniyle gecikeceği öngörülmektedir. Ayrıca, bu kanunun Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de aktivitelerini engelleme konusunun, Suriye’deki ABD-Türkiye ilişkisi, Türkiye’nin Mısır ve İsrail ilişkisi ile yakından ilgili olduğudur. Bu nedenle; burada bir kez daha; Türkiye’nin Suriye, Mısır, İsrail ve hatta Libya ile ilişkilerini en azından belirli bir seviyeye çıkarması gerektiğini belirtiriz.”
“Rum tarafını aklıselim olmaya davet ediyoruz”
Aslında bu yasa tasarısının dahi Rum tarafının daha mantıklı davranması için yeterli bir sebep olduğuna dikkat çeken Akyar, tasarıya, daha gaz çıkmadan silah şirketlerinin satışlarını arttırmaları için Türk-Rum anlaşmazlığından nasıl faydalanacaklarının öncü ayak adımları denebileceğini belirtti.
Akyar, Rum tarafının bu oyuna gelmeyerek aklıselim davranacağını umut ettiklerini ifade ederek “Eğer Rum tarafı illa silah alacaksa, savunma sanayi dünya standartlarına ulaşan Türkiye’den alsınlar! Ulaşım ve lojistik masrafları da daha az olur!” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Rum tarafına ‘Hidrokarbon Ortak Komitesi’ kurulması için teklif sunduğuna, T.C Dışişleri Bakanlığı’nın bu teklife destek çıktığına dikkat çeken Akyar, “Ancak Rum lider bu teklifi basına yansıdığı kadarıyla hiç de nazik olmayan bir şekilde ‘Soğumuş bir yemeğin yeniden ısıtılması’ olduğunu belirterek reddetti. Ancak biz Sayın Anastasiadis’e bazı yemeklerin ‘soğuk’ yeneceğini hatırlatırız” dedi.
Akyar, şöyle devam etti:
“Ancak bu teklif her ne kadar ilk anda reddetilse de Rum basını ve kamuoyunda geniş yer bulmuştur. Halen de tartışılmaya devam edilmektedir. Bize göre de Sayın Akıncı’nın teklifi oldukça mantıklı ve makuldür. Biz de bu teklife ilave bir katkı vermek istiyoruz. Hem KKTC hem de GKRY mevcut diplomatik prosedürden etkilenmemek için, Ortak Komite ile halledemedikleri sorunları; diplomaside etkin olarak kullanılan Konferans Serileri veya Astana örneğinde olduğu gibi “Süreç”ler ile Türkiye’nin ve hatta gerekirse Yunanistan’ın da katılımı ile çok daha hızlı ve etkili biçimde ele alabilirler. Böylece tarafların aralarında diplomatik ilişki olmaması ve diğer nedenlerden dolayı ortaya çıkacak konular da elimine edilmiş olur.”
MEB tartışmaları
Türkiye’nin 19 Mart 2019 tarihli bir mektupla BM’ye Doğu Akdeniz’deki Kıta Sahanlığı’nı bildirdiğini anımsatan Sadık Akyar, şimdi de Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan edilmesiyle ilgili tartışmaların sürdüğünü söyledi.
TC Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’nın, hem MEB ilan edilmesini gündeme getirdiğini, hem de Doğu Akdeniz sorununu soru-cevap şeklinde çalışmayla özetlediğini anlatan Akyar, “Kendisine akademik dünyaya verdiği bu katkı ile buradan teşekkür ediyoruz. Her ne kadar kendisi bunu akademik kimliği ile yapsa da, bulunduğu makam, bilgiye ulaşması gibi nedenlerle bu çalışma artık bir yerde TC’nin resmi görüşü olarak algılanacaktır. Biz de böyle algılayarak çalışmalarımızda referans olarak kullanacağız” dedi.
Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü
Sadık Akyar, Kıbrıs’la ilgili diğer önemli bir gelişmenin ise Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı bünyesinde “Kıbrıs işleri Koordinatörlüğü”nün kararnameyla kurulması olduğunu belirtti. Akyar, bu görev için Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın görevlendirildiği söyleyerek Cumhurbaşkanlığı sisteminin yoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda, Oktay’ın mesaisinin daha da yoğunlaşacağını ifade etti.
Akyar, ancak bulunduğu makam itibariyle, Kıbrıs ile ilgili işlerin koordinasyonunda büyük kolaylık ve sürat sağlayacağının muhakkak olduğunu belirterek “Ancak görünen odur ki, önümüzdeki dönemde Türkiye’ye Doğu Akdeniz Politikaları ile ilgili AB ve ABD tarafından çeşitli ithamlar gelebilir. Bu nedenle; Yeni kurulan Kıbrıs Koordiantörlüğünün belki de birinci görevinin; ABD ile yaşanan krizde olduğu gibi, AB üye ülkeleri ve ABD’de yeni bir ‘Kamu Diplomasisi’ başlatarak Doğu Akdeniz Sorunu ve Türkiye’nin bölge için yaptıklarını, politikalarını ayrıntılı bir şekilde anlatmak olduğu düşünülmektedir” dedi.
Yunanistan’daki seçim
Yunanistan’da yapılan genel seçimler sonucunda iktidardaki “Sol” Çipras hükümetinin, muhalefete düşerek yerini “Sağ” bir parti olan Yeni Demokrasi Partisi’ne ve lideri Miçotakis’e bıraktığını anımsatan Akyar, “Kısaca hükümet sol bir partiden, sağ bir partiye geçmiştir. Ancak hükümetin dış politikasında bir değişiklik olmamıştır. İki günlük yeni Dışişleri Bakanı’nın ilk icraatı Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini eleştirmek olmuştur. T.C. Dışişleri Bakanlığı, bu açıklama ile ilgili olarak hemen bir kınama açıklaması yayımlamıştır” dedi.
Akyar, hem Türkiye hem de KKTC’de işlerin bazen bu şekilde yürümediğini ifade ederek KKTC’de yeni göreve gelen hükümetle bir önceki hükümetin dış politikalarının tamamen değişik olduğunu belirtti. Akyar, bu gelişmelerin ülkelere zaman kaybettirdiğini kaydetti.
Akyar, şöyle dedi:
“Belki, Crans- Montana’daki görüşmelerde, KKTC’nin heybesinde; Ruhsat sahalarında sondaj yapan gemileri, Maraş’ın açılması gibi konular olsa sonuç belki değişik olabilirdi. Bu nedenle etkili bir dış politikanın; siyasi, ideolojik veya dini referanslar üzerine değil, milli çıkarlara dayandırılarak tesis edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Milli çıkarlara göre tespit edilen bir dış politikanın muhasım tarafından algılanması da başka türlü olmaktadır. Bize göre Yunanistan seçimlerinden çıkarılacak en önemli konu budur.”
Haber Merkezi