34,5923$% 0.08
36,4156€% 0.21
43,6652£% 0.24
2.917,24%-0,01
2.624,66%-0,03
9.659,96%1,15
Unutulmaz – Unutturulamaz
Salih Özbaran*
Bir üçgen tamamlanıyor
İstiklal mücadelesi veren Türk ulusunun yaralarını sarma ve çağı yakalama azmiyle Kasaba örneğinde gösterdiği azim ve kararlılığa başka bir simge olarak Cumhuriyet Mektebi ve Halkevi bitişiğinde üçgeni tamamlayan Turgutlu Hükümet Konağı’nın temeli ancak 1939 yılında atılabilmiştir; dağınık olan resmi dairelerin bir araya getirilmesine olanak sağlayacak büyük bir bina yapımına girişilebilmiştir. Yine de, gecikmeler Turgutlu’nun 1940’lı yıllara çok daha modern bir kent olarak girmesini engelleyememiştir. Benim 1940 yılında içine doğduğum Turgutlu modern bir kent olmaya hazırdı artık. Onca acılara, yoksulluklara, hastalıklara, doğa yıkımına, batıllıklara karşı Hükümet binası için temel atılması ve Atatürk abidesinin yapımına başlanması ile ilgili şu gazete haberi bir Cumhuriyet kenti yaratma yolundaki azmin, sürekliliğin ve çalışkanlığın 28 Nisan 1939 tarihli Anadolu gazetesinde yer alan bir yazının tam bir ifadesi gibidir:
Turgutlu, (Hususî) – 24 Nisan [1939] pazartesi günü Turgutlu’ya gelen vali vekilimiz B[ay] Refik Noyan, kazanın muhtelif işleri ve ihtiyaçları etrafında tetkikatta bulunmuş ve Cumhuriyet meydanında yaptırılmakta olan Atatürk heykeline aid kaide ile inşaatı bir müteahhide ihale edilmiş olan yeni hükümet konağının temel atma törenine riyaset etmiştir.
Hükümet konağının temel atma merasiminde kaymakam B[ay Salâhiddin] Kıpçak bir hitabe ile cumhuriyet hükümetinin bayındırlık işlerine verdiği ehemmiyeti tebarüz ettirmiş, Atatürk heykeline aid kaidenin vazı esası resminde [temel atma töreninde] de belediye reisi Cevdet Öktem Büyük kurtarıcımız ve Ebedî Şefimiz Atatürk’e karşı Turgutlu halkının sonsuz saygı ve minnettarlığına tercüman olmuştur. Hükümet konağı Turgutlu’ya imar ve güzellik bakımından çok kıymetli bir eser daha kazandırmış, aynı zamanda dağınık bir halde resmî daireleri çatısı altına toplamak suretiyle kazanın en büyük bir ihtiyacına cevap vermiş olacaktır.
Yeni hükümet konağımız cumhuriyet meydanının güney cephesinde geniş bir arsa üzerinde inşa edilmektedir. Cumhuriyet meydanının batı cephesini cumhuriyet okulu, doğu cephesi Halkevi süslemektedir.
Çok parlak ve canlı olan temel atma törenlerini müteakip vali vekilimiz şerefine şehir kulübünde yüz kişilik bir öğle ziyafeti verilmiştir.
Unutulmayacak, bilim üstün gelecek
Yazılacak, konuşulacak çok şey var. Cumhuriyet’in temel taşlarının konduğu, çağcıl gereksinmeleri, kültürel gelişmeleri, ekonomi ve sağlıkta alınan ve alınacak önlemleri işaret eden ilkeleri ve uygulamaları üstünde gezindiğim Kasaba (Turgutlu) yepyeni bir atılımın yerel örneğidir. Bağımsızlığın simgesidir Atatürk’ün öngörüleri, ufkun ötesini, aydınlığı yakalayan bir dahinin -yoldaşlarıyla devreye soktuğu- bir parıltıdır. Bütün bunlar için, Misak-ı Milli sınırları içinden gelen Milli Mücadele temsilcileriyle 23 Nisan 1920’de TBMM oluşturmuş, yıllarca vicdanında “milli bir sır gibi” taşıdığı Cumhuriyet Rejimi’ni 29 Ekim 1923’te ilan etmiş, harf devrimiyle Türkçe’yi özgürleştirmesiyle, köylüyü efendi mertebesinde görmüş olmasıyla, politikada yurtta ve dünyada barıştan hiç vazgeçmemesiyle ve kadın haklarına verdiği önemle uygarlık bahçesine açılmış/açtırmış ve emperyalizmin dersini vermiş, mazlum toplumların umudu olmuş bir lider, bir kahraman, bir deha sembolü. Ve ona güvenen ve inananlara ne mutlu; Kasabalılara ne mutlu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluş yıllarına önyargılarla bakanların, vefanın zerresini tatmamış medyanın da farkındayım. Üzüntüm, hele hele bir tarihçi olarak şaşkınlığım tarifsizdir. Bu tavrın bilimsel, etik ve politik düşünce sınırlarını çok zorladığının da bilincindeyim. Tarihçilikte, şüphesiz, eleştiri esastır; bunu akademik düzeyde tutanların bulunduğunu da biliyorum. Ama üzülerek belirtmeliyim ki, kendilerine “tarihçi” diyenlerin ve “ben tarihçi değilim” diyerek tüm medya olanaklarını kullanarak tarih dersi verenlerin cirit attığı bir ortamı da soluduğumuzun farkındayım. Oynadıkları, oyuncak yaptıkları “doğa” nasıl tepkisini gösteriyorsa, tahrip ettikleri tarih de eninde sonunda doğru yolu gösterir. Kasaba (Turgutlu) özlenen heyecanı tekrar yaşayacaktır pek yakında Ama unutulmamalıdır ki, doğa nasıl tepkisini amansızca gösterebiliyorsa; tarih de -hem de daha sağlam basarak- yenilenmektedir. Kasaba’nın (Turgutlu’nun) 1920’li, 30’lu yılları buna çok güzel bir örnek oluşturmaktadır.
(Bu yazı dizisi burada sona ermektedir. Yazılarımda dile getirilen hususlar Cumhuriyet’in kuruluş yıllarını içermektedir; yani aşağı yukarı Atatürk’ün ölümüne kadar olan süreci içermektedir. Okuyucular, eksik kalan gelişmeler ve ayrıntılar için benim Küllerinden Doğan “Kasaba” Turgutlu, İzmir Büyük Şehir Belediyesi APİKAM yayını, Şubat 2013 kitabıma bakabilir).
* Emekli tarih profesörü
Olympos dağcıları Ata’ya saygı için Hamzababa – Ovacık parkurundaydı